Ovaören; kuru boz toprak üstelik birde çorak,
Eksem yarı tok, ekmesem hepten aç.
Benizler soluk, el ayak; kuru çatlak.
Sırtındaki aba, ayağındaki kundura,
Her mevsim toz, çamur birde kavuran sıcak.
Nedir? huyundan mı ? nasipsizlik, ah! çaresizlik.
Baksam ufuk görünür, adımımı atsam karanlık.
İki kelime bilmem, yol yordam, derdimi anlatsam.
Sırtından inmedi ağır haset,
Her taraf taş, kül olmuş toprak.
Yeşilin; Baharda ekin, birkaç da ağaç.
Bilmem, bin kaç yıl yaşamış Kemer’ de, Filik’ de.
Korkudan mı? kader yoksa! O zamandan mı?
Oyulan taşta bu güne benzer yaşam.
İyiliğin; akşam batarken, seyrettiğim Güneş,
Karanlığa gömülünce görünmeyen viranen.
Terk ettiler, kimi daha iyi yaşamak,
Kimi karın doyurmak.
Sordular ne var? Ne yok?
Tek değişen; Devlet yaptırdı idare evi.
Kurtarıcı oldu bol keseden, ne geldi elinden?
Sonra hiç adam olmaz deyip çıktı içinden.
02.07.2006 İhsan BİÇKİN